-->

Translate (Hadi çevirelim)

11 Mayıs 2015 Pazartesi

ZAMANA YENİK DÜŞEN OYUN: UZUN EŞEK

 Hababam sınıfı serisini 1001. defa izlerken kahkahalarımın arasında fark ediyorum uzun eşek oyununu. Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyor birbirmizin sırtına acımasızca ama bir o kadar da heyecanla atlayışlarımız. Çocukluğun verdiği o enerji ile tehlikesini aklımızın ucundan dahi geçirmeyişimizi. Hele de altta eşek olduysan üstüne üstlük öbür takım biraz da  ağırcaysa vay haline kardeşim.O heyecanla üstteki takımın sorusunu bilirsen(%50 şans) üstündeki arkadaşlarını birer Herkül olup savuruverirsin. Atlama sırası bir de sana geldi mi değmeyin keyfinize. Penaltı kullanan oyuncu edasıyla gerinirsin de gerinirsin.Yıllardır annesini görmeyen çocuk gibi özlemle,  bir o kadar da  kırmızı pelerin gösterilmiş  boğa gibi hırsla atlarsın, altındakinin canı acımış acımamış umrunda bile değildir. Kalçaların biraz acır ama bozuntuya vermezsin hani. Ha unutmadan bu oyunda yastık olmak ( alttaki takımın en ucundaki kişiyi düzgünce tutmak ) çok zor iştir.Arkadaşı tutarken bazen hafif bazen sert  sarsıntılar geçirirsin yine de savaşta en önemli görev verilmiş asker gibidir; yorgun bir o kadar da gururludur.
 Çocukluğumuza özlemle bakarken o eğlenceden mahrum kalanlara üzülüyorum.

Hiç yorum yok: