Her şeyin başında hayal etmek vardı. Bütün ömrümüz boyunca
yapmak istediklerimiz, yapacaklarımız, beklentilerimiz iki göz kapağının
arasında saklıydı. Bazen imkânsızlık sarnıcı içinde boğum boğum olan düşler
kapını çalardı, bazense en büyük hedefin hazırolda dururdu karşında.
Sen yeter ki hayal et dostum… Karşında boyun bükmez mi en
olmazlar? Katiyen başaramam dediğin ne varsa diz çökmez önünde bir bir? Umut
pencerelerinden dileklerin dökülmez mi sandın avucuna? Peki ya beklediklerin onlar da mı gelmezdi sen
hayalinde getirince gözlerinin önüne?
Hangi düş ihanet etti söyle bakalım sen istediğin müddetçe
beklediklerine? Bir hayal söyle bana
iyileştirmemiş olsun kanayan yaraları. Çocukların uçurtmalarını en yükseğe
çıkarmamış olsun. Büyümemiş olsun çaylaklığı altında yıpranan canlar.
Karanlıklara aydınlık salmamış olsun. Sürekli beklediğin sevgilin bir türlü
gelmemiş, hep özlem bataklığı ortasında yalnız kalmış olasın. Yok işte, sahiden
yok. Çünkü kimyasında var hayallerin insanı mutlu etmek. Hayatta ne kadar imkânsız
varsa önümüze dikilen imkânlı yapmak onun olayı. Yüreğimize kapılar açmasını
bekleriz bazen. Sarmasını isteriz hayallerin yüreğimizi. Bugün mucize
dediklerimizi yaşamak yeri geldiğinde. Zaten biz en güzel şeyleri hayallerden
esinlenmedik mi?
Peki, hadi ne duruyorsun dostum. Şimdi gözlerini kapayıp
hayallere dalma vaktidir. Umut katillerine inat yaşama yeniden tutulmaktır .Gerçeğinden
daha güzele bağlanıp onda yaşamaktır. Hayata karşı hep dik durmaktır hayal kurmak,
yarına umutla uyanmaktır. Her zaman bir sıfır önde başlamaktır doğan güne.
Belki de şükür etmektir hayallerinde olduğu için bu güne. Evet dostum, işte bu
kadar kolay hayal kurmak. Sadece iki göz kapağının arasına sığdırdığın dünyanın
büyüsüdür seni mutlu eden. Elbette
hayatı bulur hayallerinin peşinde giden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder